2 Ocak 2016 Cumartesi

ufak ataklar halinde gelişen yaz sızısı

Sıcak ile birlikte gündelik de üzerimde tepinirken, karşı koltuğuma bakarak ve bu yolla yerimi bulmaya çalışarak dünyayla olan ilişkimi eğip büküyorum. Kendimin yazı öncesine düştüğümden kekemeliğim. Duyarlıklarının gösterdiği dünyaya dalan bu erkeği izlemek bana dokunuyor. Evet bana, ruhumun derin bir köşesine değil, bana. Etimin en biçimsiz ve kaba yanına oradan dilime döve döve yerleşmiş ah o incelikli ruhuma. Gözü bana hiç kaymıyor. Bu bana bir sürü şey söyletebilir. Ancak kanıksamak kötü. Annemin kadınlığının sağlaması olduğum zamanlardan koşarak uzaklaşmak. İsteği isteği isteği. Böyle anlar beni birçok söylenmişe, söylenip kabullenilmişe, kanun bilinmişe sürükleme ihtimali ile yoğurulmuş. Gözkapaklarım ağır ağır ağrıyor, ben bunu bir yerden çalıyorum, içimde yerinden sökülmüş isteklerin çölü.



Ve dilime yansıyan samimiyet, itildiğim kapı ardında içimi dağladı.